Düşüncelerimiz çiçeklere yöneldiğinde, neredeyse her zaman bir gül imgesi üzerinde dururlar, çünkü tıpkı gerçekte olduğu gibi, zihinlerimizde de gül çiçeklerin kraliçesidir. Enfes bir güzelliğe ve harika bir kokuya sahip olan bu çiçek, en güzel sonbahar çiçekleriyle birlikte sahibinin kalbini fetheder.
Resim kaynağı: http://goo.gl/Buj6Rk
Asil ve zarif gül, doğuşunun ve kökenlerinin hikayesini anlatan mit ve efsanelerin ana karakteridir. Bu hikayeler arasında en güzeli tanrıça Afrodit ile ilgili olanıdır. Rivayet odur ki, Afrodit doğduğu sırada denizde, dalgaların ve köpüklerin arasında çırılçıplak bir haldeyken yanında beyaz güller varmış. Tanrıça, gül dikenlerinden birine topuğunu batırmış ve kanı beyaz güllerin üzerine damlayarak onları kırmızıya çevirmiş.
Resim kaynağı: http://goo.gl/WZHTDJ
Bir başka Yunan efsanesi, kalpleri fethetmek ya da evleri süslemek için yaygın bir hediye olan bu çiçeğin kökenini anlatır. Bu efsanede başrolde, yerde yatan güzel ve cansız bir periyi gören tanrıça Chloris vardır ve bu perinin bedenini bir güle dönüştürmüştür. Afrodit çiçeğe güzellik, neşe ve baştan çıkarıcılık bahşetmiş; Dionysos, çiçeğe narin kokusunu vermiş; ve aşk tanrısı Eros, ona çiçeklerin kraliçesi adını vermiştir. Bu noktadan itibaren gül, aşkın, güzelliğin, tutkunun çiçeği ve tek sesin ağaçlardan düşen yaprakların hışırtısı olduğu kasvetli sonbahar günlerini aydınlatmak için mükemmel bir çiçek olmuştur.
Neden sevdiklerinize bir buket gül göndererek sonbaharı neşelendirmiyorsunuz?