Bu Sevgililer Günü için planınız evde partnerinizle kalmak, ikiniz de kanepede battaniyenin altına sarılmaksa, bu makaleyi okumalısınız! Bu yazıda, Sevgililer Günü’nde yeni bir aşk hikayesinin heyecanını yaşayabilmeniz için az bilinen bazı romantik filmler keşfedeceksiniz. İki ana karakter ilk öpücüklerini vermek üzereyken midenizdeki kelebekleri ve tüylerinizin diken diken olduğunu hissetmek için bu günde iyi bir romantik film gibisi yoktur. Sevgililer Günü’nü kutlamak için FloraQueen’den seçtiğiniz bir kutu çikolatayı ve köpüklü şarabı alın ve koltuğunuza kurulun. Şşşt! Film başlamak üzere!
- LEZZET
Sevgililer Günü’nde kaçırmamanız gereken duyarlılık dolu bir film. Delicacy, kocasını ve hayatının aşkını bir trafik kazasında kaybettikten sonra işine sığınan Fransız genç bir kadının, Natalie’nin hikâyesini anlatıyor. Onun için yeniden aşık olma fikri söz konusu bile değildir. Ama belki de iş arkadaşı Markus’un şefkatli jestleri ve doğuştan gelen nezaketi, Natalie’nin kendini koruduğu kabuğu açabilir
Resim kaynağı
- YUKARI AŞAĞI
Dünyamız iki farklı yerçekimine sahip iki farklı parçaya bölünseydi ne olurdu hayal edebiliyor musunuz? Filmin ana fikri budur; ayrıcalıklı insanların yaşadığı üst dünya ve yaşam koşullarının çok daha mütevazı olduğu alt dünya vardır. Bu senaryoda, alt dünyadan gelen Adam ve üst dünyadan gelen Eden, henüz çocukken birbirlerine aşık olurlar, ancak farklı yerçekimleri nedeniyle aşkları imkansızdır. Ancak Adem onu asla unutmaz ve on yıl sonra onu kendi dünyasında görmenin bir yolunu bulur. Başarabilecek midir?
Resim kaynağı
- GÜN DOĞUMUNDAN ÖNCE
Jesse, Avrupa’da seyahat eden genç bir Amerikalı’dır ve Budapeşte’den Viyana’ya yaptığı tren yolculuğu sırasında, Macaristan’daki büyükannesini ziyaret ettikten sonra Paris’e dönmekte olan ilginç bir Fransız kızla tanışır. Aralarındaki büyük bağ ilk görüşte anlaşılır, öyle ki Jesse, Céline’i Paris’e gitmeden önce Viyana’da kendisiyle bir gece geçirmeye ikna eder. Avusturya’nın başkentinde, her iki karakterin de aşk, hayat, seks ya da ölüm hakkındaki en mahrem düşüncelerini iki yabancı arasında alışılmadık bir suç ortaklığıyla paylaştıkları özel bir gece. Ama sabah olur ve ayrılmak zorunda kalırlar, birbirlerini bir daha görebilecekler midir?
Resim kaynağı
- (500) GÜN YAZ
Tom aşka gerçekten aşıktır, ilişkilerin kader tarafından yazıldığına inanmaktadır. Summer ise aşk konusunda çok daha gerçekçi ve pratik bir fikre sahiptir. Ofiste tanıştıklarında onu ulaşılmaz bir kız olarak görür, ancak yavaş yavaş ikisinin de ortak noktaları ortaya çıkar ve çıkmaya başlarlar ve 500 gün boyunca ilişkilerindeki tüm aşamaları görebiliriz. Ta ki ayrılık gelene ve Tom bittiğini kabul etmek istemeyene kadar. Ama sonra, karasevdası nedeniyle hiç düşünmediği, yaşadıklarına dair bazı küçük ayrıntıları takdir etmeye başlıyor. Çünkü bazen aşk gözlerimizi bağlar..
Resim kaynağı
- SÜRGÜLÜ KAPILAR
Helen Quilley, işinden yeni kovulmuş ve eve perişan bir halde dönmüş bir Londralıdır. Ancak trene binerken her günkü gibi aynı saatteki trene mi binecek, yoksa geç kalıp bir sonrakini mi bekleyecektir? Hangisine bindiğine bağlı olarak eve erken ya da geç varacaktır ve kocası başka biriyle yatmaktadır. Bu filmin en güzel yanı, Helen’in eşinin sadakatsizliğini öğrenmediği ve öğrendiği iki versiyonu da görmemizi sağlamasıdır. Doğal olarak, her iki durumda da hayatı çok farklı olacaktır. Bu küçük tren detayı onun varlığını nasıl etkileyecek? Bu bir şans mı yoksa kader mi?
Resim kaynağı
- YABANMERSINI GECELERIM
Acı dolu bir ayrılığın ardından Elisabeth, parasını çıkarmak için garsonluk yaparak Amerika Birleşik Devletleri’nin dört bir yanında ruhani bir yolculuğa çıkmaya karar verir. New York ışıklarından 66. Yol boyunca Elisabeth, boşluk ve yalnızlık hikâyesini paylaşan birçok insanla tanışır. Onlar sayesinde genç kadın asıl aradığı şeye adım adım ulaşmaya başlar: kendini bulmak. Bu büyüleyici yolculukta ona katılın!
Resim kaynağı
- AMÉLIE
Bu listenin son filmi olarak, çok ünlü olduğu için muhtemelen zaten bildiğiniz bir filmi dahil etmemize izin vereceğiz. Bu konuda çok orijinal olmadığımız için üzgünüz ama Amélie olmadan Sevgililer Günü olmaz! Romantizm, büyülü gerçekçilik ve çok naif görünümlü ama cesur bir baş karakterle dolu bir film. Amélie, Paris’te Moulin Rouge yakınlarında bir kafede garson olarak çalışmaktadır ve bir gün, utangaçlığına rağmen, etrafında ihtiyacı olan herkese yardım etmenin kaderinde olduğunu hisseder. Ancak bir gün metroda, orijinal görüntüleri yeniden oluşturmak için bir fotoğraf kabininden fotoğraf parçalarını toplayan nostaljik bir genç adam olan Nino ile tanışır. O zaman Amélie, herkesle ilgilenirken hayatının ne kadar yalnız olduğunu fark eder. Artık kendine odaklanmasının ve mutluluğa giden yolu aramasının zamanı gelmiştir
Resim kaynağı
Listemizdeki hangi filmleri daha önce izlemiştiniz? Umarız birçoğunu keşfetmenizi sağlamışızdır! Bize soracak olursanız, bizim favorimiz şüphesiz Amélie, sizinki hangisi? Artık bir bahaneniz yok, kendi evinizde en romantik Sevgililer Günü akşamının tadını çıkarın!